söz veriyorum
Kendime, içimde sözler veriyorum ve bunu yaparken sonucu ne olursa olsun doğru yaptığımı hissediyor ve biliyorum. Evet, hayatımdaki en güvenilmez insan olabilirim ama şanslı sayım iki ve ben de yirmi iki yaşındayım! Bu sayıların ve yaşımın hiçbir anlamı yok ama artık kendime güvenme zamanı geldi çünkü son bir yıl boyunca ne kadar hata yaptıysam veya üzüldüysem bunun sebebi benim farkındalığımın düşük olmasıydı. Kendimi suçlamak istemiyorum çünkü benim görevim beni korumak olmalı ve ben bunu şimdiye kadar yapmakta başarısız oldum.
Her ne kadar 2024 yılında yaşayan ve günlük ekran süresi 23 saat olan aptal bir kız olduğumu düşünüyorum çoğu zaman. Sanki arkadaşlarım dahil herkes benden sıkılıyormuş, ailem ve akrabalarım için fazla uçarıymışım, 22 yaşına kadar hiçbir sanat veya sporda profesyonel olamamış veya akademik olarak yetersizmişim gibi hissediyorum. Spotify'da +1000 tane favori şarkım varken dinleyecek şarkı bulamaz, tonla boş vaktim varken bir kitap açamaz ya da film izleyemez biriyim gibi hissediyorum. Spor yapmak istiyorum ama yorulmak istemiyorum ya da yemek yapmak istiyorum ama tarifi bulmaktan yemeği tabağa koyana kadar her şey çok zor geliyor.
Bir ay sonra tekrar okul benim için belki de son kez açılacak. Bunun için hem buruk hissediyor hem de heyecanlıyım ama bir taraftan da her şey gözümde o kadar büyüyor ki anlatamam. Her sabah o kokuşmuş metroya binmek ve renkli sıralara oturup ilk vizeye kadar asla beynime girmeyecek bilgileri dinliyormuş gibi yapmak içimi bunaltıyor. En çok da tekrardan yurt hayatına dönecek olmak benim canımı sıkıyor. Dilerim ki temel yurt insani yetkinlikleri olan birileri ile aynı odayı paylaşırım fakat baktığım zaman dört yıldır hayatımı istila etmiş bu yurt sistemi bir kene gibi ruhumu emiyor.
Aslında biliyorum ki insanları sıkmam mümkün değil çünkü kimseni hayatında o kadar büyük bir önem taşımıyorum veya ailemin benimle ne kadar gurur duyduğunun farkında olduğum kadar da akrabalarımı da çok da umursamıyorum çünkü beni anlamayacaklarını biliyorum. 22 yaşına kadar herhangi bir şeyde profesyonel olabilecek kadar vakit geçiremedim ama bu da bana çeşitli alanlarda deneyim kazanma şansı verdi. Akademiye veya profesyonel iş hayatına gelirsek ise ne yöne baktığımıza göre değişiyor çünkü ben ve arkadaşlarım hep yukarıya bakıyoruz ama çoğumuz gerçek hayatla yüzleştiğimizde "dünyayı yöneten" markaların aslında birisinin yeğeni olduğunu fark ediyoruz ve bu yeğenlerden çok daha kalifiye olduğumuzla yüzleşiyoruz.
Tüm bu hissettiklerimin yanında zamanla öğrendiklerim bana, şimdiye kadarki en büyük düşmanımın ben olduğunu gösterdi ve bunun böyle olmasından da memnunum ama ben artık hayatımda başka bir yüzleşme istemiyorum. Yeterince ders almış olmak ve sahip olduklarıma değer katan birisi olmak istiyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorum yazarken karşımızdakinin de bir insan olduğunu unutmayalım. :)